12 Mayıs 2011 Perşembe

Kadıköy merkezli bir film,bir kitap ve bir çok hayat..

Ben Anadolu yakası'nda doğdum, üsküdar'da fıstıkağacında geçti çocukluğum, sonra acıbadem'e taşındık.. Fıstıkağacında yaşadığım zamanlarda 80'lerin sonunda 90'ların başında bir küçücük çocuktum daha..Mahalle çocuğuydum, akşamüstü olsun diye bekleyen, kapıda oyun oynarken annelerin şimdi ki gibi endişelenmediği mahallenin ve zamanın çocuğuydum... Ataride oynadığımız pacman'le saatler geçirebilen, tetris çıktığında büyülenen, tek kanallı dönemden, dım çıkı dıp dup dıbıdıpdıp diye özel televizyona geçildiği dönemin çocuğuydum.. Yan komşunun korktuğum sarhoş kocası nejdet amca, atlı arabalı manav onlik, bakkal turgut, yılların orşesi, can yücel'li kuzguncuk... Seksek oynamak, ip atlamak, bir bardak su içmek için aşağıdan yukarıya "anneaaa" diye bağırmak, kilimleri toplayıp evcilik oynamak, rahime teyzenin bahçesindeki ağaçların yapraklarını toplayıp, içine kum koyup dolma yapmak, fethipaşa'da şimdiki gibi göbeğini aça aça piknik yapmak yerine, çayını,böreğini alarak, efendi gibi piknik yapıp, dolana dolana eve gelmek.. Bunlar sıcak mı geldi size? İçinizi mi ısıttı, işte dizüstü edebiyat'ın tek okuduğum kitabı Onur Gökşen'in "Bizim de Renkli Televizyonumuz Vardı" da tüm bunların çok daha fazlası var.. Onur Gökşen'de aynı zamanı benden biraz daha büyük olarak geçiriyor; ama anlatımındaki tat, benim yaşıma da yakın ve çok şükür ki sonuna da yetişsem bu zamanları yakalayabildim..

80'lerde Kadıköy'de mahallede, mahalle samimiyetiyle büyüyen, parça parça, hayatını, kardeşini, komşusunu, gidişlerini, dönüşlerini anlatıyor Onur Gökşen kitapta.. Daha önce kendisinin blogunu okumamıştım, yeni çıkan kitaplara bakıyordum, dizüstü edebiyata bir antipatim olduğu için hiç bakmamayı düşündüm; ama kitabın adı dikkatimi çekti, daha okuduğum 1-2 sayfada "tamam" dedim, bunu okumalıyım.. İyi ki yazmışsın Onur Gökşen! Eline Sağlık!...


Sonra büyüdüm... Acıbadem' taşındım, Haydarpaşa'yı kazandım... Bütün ilk gençliği, ergenliğim,büyüklüğüm ve hala hayatım Kadıköy'de geçti, geçiyor.. İlk kendi ayaklarımın üzerinde durabildiğim yer Kadıköy.. Hala sokaklarında gezerken tat aldığım yer Kadıköy.. Anılarımı biriktirdiğim yer Kadıköy.. Üniversite, sevgilim, arkadaşlarım.. Hepsi.. Kadıköy..
Kadıköy bu kadar çok anlam içeriyorsa size, bir film tavsiye edeceğim.. "Kaybedenler Klübü"..

Eskiden bir radyo programı yapıyormuş 2 arkadaş, biri 6:45 yayınlarının sahibi, diğerinin de şu anda müzik dükkanı var.. Keyfe keder sundukları programı ister donla oturarak yapıyorlarmış, ister içki içerek, dinleyiciye istedikleri gibi hitap ederek... Aslında filmden önce, bir yazı okudum, olduğu gibi radyo onunla, bununla yatan kadınların bulunduğu bir yermiş gibi ifade edilmiş gibi bir yazıydı, gerçekte bir radyo programı ne gibi bir filme konu olabilir ki diye düşündüm.. İyi ki gitmişim dedim sonra... Kadıköy'e ait ne varsa yüzümü gülümsetti, karakterlerin doğal olarak doğal oluşu yüzümü gülümsetti, Ahu Türkpençe yüzümü gülümsetti..
Bir radyo programının birileri için ne anlama gelebileceğini görmek yüzümü gülümsetti.. Sonra gelip diyalogların kelimesi kelimesine ekşi sözlükte olması biraz yüreğimi burkmadı değil;ama olsun .. Eleştirileri eliyorum bu seferlik.. Kadıköy'e gönül borcum bu..

Film tanıtımı biraz geç oldu;ama pek yazasım yoktu.. Birikenler yavaş yavaş gelecek..

Ayın 15nde Taksim'de olmayı planlıyorum..
Biliyorum, çoğunuzda orada olacaksınız..
Olmalıyız..


Sevgiler,
J.

3 Mayıs 2011 Salı

İnterneti toptan kesin de kurtulalım..

Önce sebepsiz yere bloglarımız kapatıldı, sonra kapatılma kararı kalktı; ama bir "R" harfi yüzünden bir türlü bloglarımız açılamadı..
Şimdi artık hiç yazamayalım diye 22 Ağustos'tan itibaren toptan temizlik yapılıyor. "haydar","nefes","porno","sarışın","itiraf" gibi kelimelerin aranması yasak, bu kelimelerin kullanıldığı herhangi bir yazı yazarsanız, size erişim yok.. DNS ayarları ile oynarsanız, polis kapıda..
1-13 yaş arası bir kişi varsa ailenizde facebook,twitter gibi sitelere giriş tamamen yasak.. Yani siz terbiye veremiyorsunuz, denetleyemiyorsunuz, sizin yerinize devlet nereye girip, girmeyeceğinizi ayarlıyor, endişelenmeyin..
Yani ben arkadaşımın müzik grubunda olan "porno" isimli şarkıdan bile bahsedemeyeceğim size, ya da çok sevdiğim liseli arkadaşımın bir hikayesini anlatamayacağım..
Haydar Dümen dava açacağını bildirmiş..
Canım ülkem daha ne kadar karanlığa boğulacak bilmiyorum.. Bilemiyorum..
Çoğu internet sitesinde bahsedildiği gibi, Türkiye'de internetin ölüm tarihi :22 ağustos 2011 ..

J.
Related Posts with Thumbnails