29 Ekim 2010 Cuma

Mars Evinden Dünya Evine bir yolculuk...

Bu bir tesekkur yazisidir*


Öncelikle, -klasik bir giriş olsa da- bizi büyüten, biz büyürken yanımızda olan ailelerimize binlerce teşekkürler..
Gelen herkese teşekkürler,
Sıkışık zamanlarımda arayıp, yardıma ihtiyacın var mı diye soran her tanıdığıma teşekkürler,
Kendi deneyimlerini aktaranlara, işlerimi kolaylaştırmak için fikir verenlere teşekkürler..
Evimi, kendi yapacaüımdan  bile güzel hale getiren Anneme ve Yıldız ablama teşekkürler..
Her şeye koşturan, son 1 ay elim ayağım olan abime teşekkürler..
Komşularım, arkadaşlarım, çalışma arkadaşlarım -kısa bir süredir beraber olsak da tam tekmil yanımda olmanız süperdi- teşekkürler..
Özel günümüzü unutulmaz karelerle sonsuza dek hatırlamamızı sağlayan, stresimizi alan, bizi eğlendiren, günlerce "inşallah yağmur yağmaz" diye dualarımın karşılığını, "iyi ki yağmadı, ne güzel gündü!" diye sonlandıran sevgili Esra Pozan'a binlerce teşekkür..
Ankara'dan gelen arkadaşlarımızın ayaklarına sağlık.. çok teşekkürler.. iyi ki geldiniz..
Nilo'm.. Ayaklarınıza sağlık iyi ki geldiniz, bir de beni duygulandıran bu yazıyı yazmışsın! Ne güzel fotoğraf(lar?) çekmişsin.. Çok teşekkürler canım..
Canım Filiz ablam,Necla teyzem,Erinç ve Can'on:) Keşke Nevzat amcam'da görebilseydi.. 2.ailem.. canlarım.. teşekkürler..
Kankalarımız.. Canlarımız.. İyi ki vardınız.. Dezinho, Gözde, Sp, Aslı.. Love u all!
Didom...Kaan..Sarı papatya, Yeşo, Merve..
Yalnız kalan Sinem.. (kusura bakma tatlım)
Daha gerisi gelir ya bunun.. Şimdilik bu kadar ..
Hepinize TEŞEKKÜRLER..
J.

20 Ekim 2010 Çarşamba

Hayat,böyle bir şey!

Cesar Millan'dan öğrendiğim çok şey var, bu adamı artık hayat felsefi yüzünden, köpeklerden çok insanlarda basit değişikliklerle hayatlarımı kolay hale getirebileceğimizi göstermesinden dolayı daha çok seyretmeye başladım.. Ondan öğrendiğim çok şey var, çok sevdiğim için, doğru olan şeyleri de yaptığımı düşündüğüm bir şeyi, "köpekleri sevmeyi" bile yanlış yaptığımı gördüm çoğu zaman..

Çok sevmek, aynı zamanda doğru yaptığımı göstermiyormuş, bunu öğrendim..
Ve çok güzel bir söz daha geliyor cesar'dan;


                     "Yerinizi korursanız, istediğinizi alırsınız;
                çünkü hayat böyle bir şey!"...

J.

19 Ekim 2010 Salı

"Köprüdür, sallanır!"

Lise 2.sınıftaydık, rezonansın etkisi göstermek için video odasına gitmiştik.. Ne seyredeceğimizi bilmediğimiz için, kara tahtada problem çözmekten daha eğlenceli geldi tabii, "ders kaynar" kafasıyla doluştuk video odasına..
Bir köprünün açılışını seyrettik, herkes neşeyle geçiyor, askerler "rap rap" ritmik yürüyorlardı.. Bu rap rap ritmik yürümeler köprüde dalgalanmaya sebep oldu, dalgalar büyüdü,büyüdü ve sonunda açıldığı gün köprü yıkıldı..
O videoyu bulamadım; ama etkisi için aşağıdaki videoyu seyredebilirsiniz..



130.000 kişinin geçişiyle sallanan köprümüz için, sayın ulaştırma bakanımızın yüreğimize su serpen açıklamasıyla yazımı bitirmek isterim.. "köprüdür, sallanır"..

J.

16 Ekim 2010 Cumartesi

"You and me babe, how about it?"

Tık!

Aşk, sevgi..
Tarif edilmez şeyler derler ya hep..
Benim için şu kadar basittir; siz hastayken, şişeyle hapınızı içemeyeceğiniz için, ilacın saati geçmesin diye, o anda bulunabilecek en yakın yerden karton bardak alıp, suyla sevgilinizin yanınıza gelmesidir.
Sonsuza dek "evet" sevgilim..
seni çok seviyorum..
son 7..

"I love you like the stars above, I'll love you till i die..there is a place for us"


  bundan 40 sene sonra böyle olacağız.. 

  ve bir sürü yer görmüş, bir sürü şey yaşamış, birbirimize takılan,
 huysuz, çenesi düşük ihtiyarlar olacağız;ama birbirimizi çok seveceğiz.. 
seni çok seviyorum.. 
J.

5 Ekim 2010 Salı

"Televizyon programı", "Minibüs canavarı" ve "smack down"

Çalışmaya başladım ya , sabah haberlerinde seyredip ,her gün şok olduğum şeyler dışında yazacağım pek bir şey olmuyor, her zaman depresif şeyler yazarak sizi de sıkmak istemiyorum.. İçinden gelmiyorsa, yazamıyorsan, bulamıyorsan kasmayacaksın..

*Şimdi işten gelirken gördüm, hani "çakma" ayakkabılar, çantalar, ikoncanlar bile gördük de, "çakma televizyon kanalı" göreceğimiz aklıma gelmezdi doğrusu..
"1 kadın 1 erkek" programının çakması gibi bir dizi ile "4 kadın 1 erkek" (artık erkeklere ne mesajı verilmek isteniyor bilemiyorum tabii, dizi bahanesiyle alttan alta, 1 erkeğe 4 kadın mesajı veren bir dizi midir nedir bilemiyorum), "32.gün" programının çakması, "7.gün".. ve kimbilir daha neler neler;ama çok orijinalmiş gibi- evet orijinal "orijinal" diye yazılır, "orjinal" yanlış yazımdır- bu programları vermişler reklam panolarına kendilerini tanıtmak için.. Kanalın ismi "beyaz tv" eğer merak ettiyseniz ve ben de yanılmıyorsam.. Seyretmek isterseniz ya da meraktan seyrederseniz beni de bilgilendirin programla ilgili:)

*Sanki her gün haberlerde binlerce trafik kazası olmuyormuş gibi, bunları ibret olsun diye yayınlamıyorlarmış gibi, daha yeni minibüs kazasında bir sürü kişi ölmemiş gibi, bugün bindiğim minibüsün şoförü, önümüzdeki arabaların üstünden minibüsün uçup uçamayacağını ya da üstünden ezerek geçip geçemeyeceğini test ediyormuşcasına araba kullanıyordu. Düzgün kullanması için uyardığımızda "çok konuşmamızı,beğenmiyorsak inmemizi" buyurdu bize, "çek kenara,polis çağırcam" dediğimde devam etti yoluna.. Ha inince polise söyledim, ne oldu bilemem,bir şey olur mu diye sorarsanız "sanmam"..
Bu arada cep telefonundan direkt olarak 154 aranmıyor, nedense? 155'i arayıp onlara bildirdim, onlar da arkadaşlarına ileteceklerini bildirdiler bana..

*Geçen gün yazmıştım ya, kendi çocukluk anılarımı anlatırken, "çocuktur, kandırmaya çalışayım, nasısa yemez, düşünür o kadarını, oyun yapayım" demeyin, "çocuk" aklı ermez ... İşte ermemiş çocuğun aklı.. Ailelerin aklı nerde onu da bilmem..
Ne mi oldu, "smack down" diye bir dövüş olayı var, kontrollü olarak kişiler birbirini ordan oraya fırlatıp, boğazlarına filan çöküyolar metrelerce zıpladıktan sonra..




İşte çocuğun biri anlamamış, ortaokulda, kantin sırasında, "smack down" da gördüğü hareketleri denemiş arkadaşının üstünde ve ölmüş arkadaşı olay yerinde..
Güçlerinin farkında olmayan ya da yapacakları hareketin sonunu düşünemeyen bu yaştaki çocuklara, neden aileleri bu tarz şeyler seyrettirir acaba?
Noldu şimdi? Nolacak şimdi?
Artık ölüm haberlerini bile umursamaz olduk, her biri sadece bir sayı halini aldı.. Bugün teröre bilmem kişi kurban verdik, trafik kazasında şu kadar kişi öldü, şu kadar çocuk okulda ihmal yüzünden öldü, kapatılmayan çukura batan çocuklar ölüverdiler..
Ne kadar normal değil mi artık..
Bir şeyleri değiştirmek için daha ne olması gerek acaba..?
Belki de birisinin gelip yüzümüze böylece tükürmesi..
O zaman kendimize geliriz belki..

J.
Related Posts with Thumbnails