24 Mayıs 2010 Pazartesi

Fıtrat..

Sayın başbakanımıza göre Zonguldak'ta grizu faciasında ölenlerin yaptığı işin "fıtratında" bu kazalar varmış..
Fıtratında çok çeşitli tehlikeler olan başbakanlık görevini icra ederken, kendisine etten bir duvar örerek gezen başbakanımızdan istediğimiz, yine fıtratında olabilecek bu kazalara karşı önlemlerin alınıp,devlet tarafından denetlenmesi..
Başka bir şey değil..

J.

23 Mayıs 2010 Pazar

Faydalı Cemiyetler vol.2

Efendim,bugün size faydalı 2 internet sitesi tavsiye edeceğim.

Bunlardan ilki "çiçek göndermeyi seven" bünyelere hitap ediyor..Ben çok çiçek gönderirim,en çok kullandığım sitelerden biri çiçeksepeti;ama yakın bir zamanda en yakın arkadaşımın evleneceği gün, sabah evine çiçek göndermek istedik, çiçek sepeti'nin çiçeklerinin içinden bir türlü beğenemedim, çünkü çiçeksepeti, basit, şu "1milyoncu" diye tabir ettiğimiz,her yerde aynı şeylerin döndüğü dükkanlara benzer çiçek satışı anlayışından öteye gidemedi,hala kullanıyorum kendisini özellikle sevdiceğimin annesine-ankara'ya- çiçek gönderdiğim zaman,onun dışında istanbul içi - ki yurt dışı dahil çiçek satışı yapıyorlar- "lily çiçek" kullanıyorum artık!Tek ki,İstanbul içi olduğu kadar çeşit ,şehir dışında sunamıyorlar.. 
Lily çiçek'te isterseniz 12 taksit imkanı var, kalite mükemmel, bir problem olduğundan telefon açtığınızda ya da çiçekle ilgili bir şey sorduğunuzda karşınıza makine değil "insan" çıkıyor ve bütün sorunlarınızı halletmeye çalışıyor!
Yani "bir çiçek gönderecektim,Allah kahretmesin!," dedirtmiyor.. 


İşte size siteden bir kaç örnek.. 



Karşılaştırırsanız,fiyatların diğer uydur kaydır sitelere göre -kdv dhil fiyatlarla karşılaştırın lütfen- çok uygun olduğunu ve çok daha kaliteli olduğunu göreceksiniz..
Ben çok memnun kaldım,2 defa kullandım, herkese tavsiye ederim..

Bir diğer internet sitesi, taksiyle.com
Düşünen çok iyi düşünmüş,benim baktığım kadarıyla hesaplar kuruşu kuruşuna doğru..
Bir yerden bir yere gideceksiniz,düşünüyorsunuz,taksiyle gitsem ne kadar tutar,hangi yolu takip etsem napsam diye..
Taksiyle.com'da,gideceğiniz yeri ve bulunduğunuz noktayı işaretlediğinizde şıp diye ne kadar tuttuğunu ve hangi güzergah üzerinden gittiğini görüyorsunuz..

Güle güle kullanın!:)

J.

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Klozette fare var..

SP. ile yemek yiyecek,5-10 dakika laflayıp evlerimize dağılacaktık, acıbadem de  ismi lazım değil bir fast food dükkanında buluşalım dedik az önce..
O işten direk geçti,ben de yürüye yürüye gittim,üst katta oturuyormuş, dedim bekle ben de bir şeyler alayım geliyorum..
Sıradayım, şu sizin çok önceden girdiğiniz;ama sizden sonrakilerin çoktan alıp gittiği sıralardan birindeyim,kendi kendime boşveeer diyorum, aşağıda bir patırtı koptu, tiieneycc tabir ettiğimiz gençlerimiz her şeyi abarttıkları için, gene abartmışlardır bir şeyi dedim,duruyorum..
Sarışın biri çıktı,sırada bekleyen bizlerin ve yemek yiyen hepimizin yanında bağıraraktan "aşağıda klozetinizde fare vaaarğğğğ!" dedi.. .

e , yemek yiyecektik..


J.

Kedi lazım mı kedi?


Yok verilecek kedi bu değil,sulanmayın,bu arkadaşımın tatlı kedisi çakıl..
Böyle tatlı oluyorlar işte,bu da uyuzcadı'nın verdiği ilandaki gibi minnoştu,büyüdü,serpildi,oyunculukta en birinci oldu:) Ben de fb'da fotoğraflarından takip ettim..
Kedi lazımsa eğer, uyuzcadının bloguna bir bakın lütfen..
Ama sonradan kapıya koymak yok beğenmeyip..

J.

18 Mayıs 2010 Salı

Rüya...

Son bir kaç gündür çok süper değildim,stresten sanırım,panik atak" naber "dedi.. Ben de "gidersen daha iyi olurum" dedim kendisine..
Sonra düşündüm, neden böyle olduğunu;çünkü klasik panik ataklılar gibi davranmıyorum, o benle inatlaştıkça ben de onla inatlaşıyorum.. Dişe diş,kana kan..

Sebeplerini düşündüm, sevgilimle mutluluğumuzu tamamına erdirmeye az kalmışken, okul bitmesine günler varken,neden dedim..
Tüm bu zorlu eğitimin ardından,beni strese sokan bu işi yapmam belki de diye akşam mutlu ettim kendimi..
Daha yeni iş görüşmesine gittim, 3 senedir iş verenlerde bir tavır değişimi olmamış,anladım..

Sonra gece bir rüya gördüm,sabah mutlu mesut uyandım, amerikaya gitmişiz, tarlaların arasında atları sevdim,
sonra deniz kıyısına gittik,sonsuz bir sahil gibiydi, bir baktım ne çıksın karşıma! Ornitorenk!
Ornitorenk de ne ki? diyenlere aşağıdaki resimdeki,nadir bulunan hayvan..
Dedim bu ne arıyor burada, durdu,poz verdi, sonra med-cezir oldu sular gitti, sonra hemen geri geldi pırıl pırıl sular..
Ohh dedim.. Sonra uyandım..








Üzgünüm panik atak, git kendine yeni birisini bul uğraşacak.. Ama bulma;çünkü en sevmediğim kişilerin bile yanına gitmeni  istemem, kaybol git..


J.

14 Mayıs 2010 Cuma

Surviving disaster


Bu bir belgesel tanıtımı değil aslında;ama lafı bir yere getirmek için buradan başlamam gerekiyor, bu sırada belgeselin de tanıtımı yapılmış olunacak ister istemez..
Discovery channel'da Pazartesi akşamları bir program var, "surviving disaster" diye, savunma taktikleri uzmanı olduğunu hatırladığım bir adam , hayatımız için savaşmamız gereken durumlarda neler yapmamız gerektiğini anlatıyor,ben 3 programını seyrettim, birinde korsanlar tarafından kaçırılmış bir uçakta nasıl davranıp kontrolü ele geçirmemiz gerektiğiyle ilgiliydi, biri dağlara çıkmışız kaymaya da efendim gruptan birinin ayağı kırılıyor, tam da o sırada hava kararmasın mı? napalım da geceyi geçirelim sonra haber vermeye gidebilelim diye anlatıyordu,bir diğeri de bir gökdelen de yangın çıkıyordu,nasıl kaçış planı yapmalıyız bunu anlatıyordu..

Yangın çıkmış gökdelen de aşağı inerken, aniden bir patlamayla karşılaşıyorlar, hemen geri dönüyorlar, bu sırada birbirini takip eden grup dışındaki insanlar aşağı inmeye devam ediyorlar, bu savunma uzmanının söylediği şey "diğer insanları aşağı inmemesi için ikna etmeye çalışmayın, kendiniz ve grubunuz öncelikli, hem boşuna enerji harcamış olursunuz hem de bu sizin ve grubunuzun hayatına mal olabilir".. 
Sanırım enerjimi sömüren şey bu; çünkü bu örnekte olduğu gibi hayatta başıma gelen herhangi bir şeyde aşağıda yeni bir patlama olduğunu görmüşsem o tarafa giden her insanı geri döndürünceye kadar o katta durmaya devam ederim..
Niye acaba?

J.

13 Mayıs 2010 Perşembe

"Cuma'ya kalsa" vs. "According to Jim"



According to Jim'i sever misiniz,seyreder misiniz bilmem, ben severek seyrederim, he böyle "olmazsa olmaz,tüh bu bölümünü kaçırdım,şu bölümündeyim sen kaç sezon seyrettin?" şeklinde seyretmem;ama rastladığımda seyrederim, verilen cevaplara, kadın-erkek ilişkilerini ti'ye almalarına, karı kocanın birbirlerini oyuna getirmelerine, kim kimin ayağını çukura düşürecek diye bir sürü dalavere çevirmelerine gülerim..

Şimdi Türk versiyonu çekilmiş dizinin, ben tanıtımlarına bakarak "aaa bu According to Jim'in Türk verisyonu galiba" diye anladım şıppadanak, dur bakim nasıl yapmışlar diye seyrettim bir bölüm..
Jim....Cuma olmuş, Cheryl ise Şebnem.. Zaten tercümeler ve yapılan espriler de aynen bu isim çevirmeleri gibi olmuş , İngilizce yapılan kelime oyunlarını güyaa Türkçe'ye çevirmişler..
Efendim bence ol-ma-mış.. Zorlamanın manası yok, Haluk Bilginer bu rolü nasıl kabul etmiş bilemedim..

Dizilerden bahsetmişken son bir not, "Çocuklar Duymasın" geri dönüyor ekranlara, ne gerek vardı,bilemedim, çocuklar oldu eşşek kadar, aralarında bir aklı başında olan kız çocuk rolündeki Ayşe Can Tatari imiş sanırsam,bir o geri dönmemiş ..

Sadece yurt dışındaki yapımları seyrettikten sonra bu kadar tv'ye bağımlı bir toplumda hiç mi aklı başında bir iş çıkmaz,neden olmuyor bir türlü bizim de severek seyredeceğimiz bir Türk yapım,anlamıyorum..

Efendim iyi seyirler..

J.

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Sırada bekleyen yazılarım var;ama bu onlardan biri değil..

Benim için oldukça uzun bir süredir yazmıyorum,aslında bir sürü şey yapıyorum;ama dur şunu da yazayım derken "amaan" modu geliyor..
Her şey çok hızlı gelişiyor bazen,biraz da yoğunum bu ara,sanırım ondan.. yoksa Nilo'nun minişinin arkadaşlarıyla çekilmiş boy boy rugrat resimleri var paylaşmak istediğim, gittiğim Sertab Erener performansı var,seyrettiğim bir şeyler ve okuduğum şeyler..
Bu ara en güzel şey okulumun bitmesine günler kalması ve iş görüşmelerine başlamam sanırım..
Bundan başka güzel şeyler de oluyor;ama tam bir güzel şey olurken,cart diye kötü bir haber de alıyorsunuz,öyle bir oluyorsunuz ki, sevinçten tepinerek vereceğiniz  bir haberi ağzınızda geveleyerek öylesine  paylaşıyorsunuz  babaanesini kaybeden yakın arkadaşınızın sırtına elinizi koyarken, caminin bahçesinde derin düşüncelere dalmış buluyorsunuz kendinizi, bazen her şeyin çok boş olduğuna kanaat getiriyorsunuz..
Çünkü yaşıyoruz ve hiç yaşamamış gibi ölüyoruz..

Neyse,öyle laf ebeliğinden değil,içimden böylesini paylaşmak istediğimden yazdım..
Biraz yoğunum,son dönemeçler,güzel yazılar biriktiriyorum..
Görüşürüz,
J.
Related Posts with Thumbnails