29 Mart 2011 Salı

JuVe Olay Yeri: '' Shameless "

Aslına bakarsanız bu blogların kapatılması olayı kalkana kadar herhangi bir şey yazmayı düşünmüyordum; fakat zaman içerisinde olan "şunu da bloga yazayım" refleksi sönmediği gibi, artık "nereye kadar J?" durumuna geldiğimden, okuyabilenlere paylaşımlarımı ulaştırayım artık kararına vardım.

Oldukça uzun bir aradan sonra güzel bir dizi haberi ile dönmek güzel olacak benim için..
Uzun zamandır yeni bir dizi arayışı içerisindeydim, house gibi tutku ile seyredebileceğim.. House tüm hızıyla devam ediyor, hala ağzımı açık bırakmayı başarabiliyor;ama işte.. yeni bir şey..
"six feet under" gibi, "nip/tuck" gibi.. Hayata dair iz bırakan bir dizi olsa seyretsem diyordum..

İşte tam bu sırada, gecenin bir körü sevgilim çalışırken, ben de onun arkasına yaslanmış elimde kumanda zaplarken 5-10 dk. rastgele bir bölümünü seyrederken vurdu beni Shameless..


Aradan seyredebileceğiniz bir kaç dakikada nasıl sevebilirsiniz ki bir diziyi? Ben ısınamam mesela, karakterleri sevmem, bir bağ kurmam gerek.. İşte bu dizideki karakterler sizi dakikasında içine alıyor, o kadar gerçek ki 
sanki onları senelerdir tanıyormuşuz gibi hissettiriyor. 
Dizi gerçekte İngiliz yapımı imiş ve senelerdir oldukça fanatik bir kitleyle yayındaymış. Bu versiyon içeriğine dokunulmadan amerikan versiyonu yapılmış. İngiltere versiyonunun oldukça iyi olduğunu söyleyenler var; ben seyretmedim; ama genel olarak kendilerini soğuk bulduğumdan ve bu versiyonunu çok sevdiğimden seyretme gereksinimi hissetmedim açıkçası..

Ve evet.. Dizideki karakterlerden ve hikayelerinden bahsedeyim biraz.. 


Gallagher ailesinin hayatlarını anlatıyor hikaye, anne 6 kardeşi terk edip gitmiş ve abla Fiona 5 kardeşi yetiştirme işlevini üstlenmiştir. Baba Frank, tam bir alkolik olmasının yanı sıra, üç kağıtçının önde gidenidir. 
Kardeşlerden en küçüğü zenci bebek Liam',zeki yaramaz Carl, duygusal Debbie, askeri okula giden  ve bir müslümanlar ilişkisi olan gay Ian, zeka seviyesi oldukça yüksek Lip.. Meteliğe kurşun atıyorlar, pislik içindeler; ama hayattan zevk alıyorlar. Bunu dizinin her anında hissediyorsunuz. Bulundukları durumu sorgulamıyorlar, bir çıkış yolu buluyorlar ve "nefes" alıyorlar.. Eğlenmeyi, dostluğu biliyorlar.. Birbirlerine karşı son derece dürüstler.. Hep birbirlerini koruyorlar. Esprileri, anlatımı o kadar hayattan ki, bu samimiyet sizi sarıp sarmalıyor.
Tabii sadece aileden meydana gelmiyor hikaye, yan komşuları olan çift en yakın dostları.. Fiona'nın hayatına "daaaaan" diye giren erkek arkadaşı Steve, onların hem yanında hem değil.. Fiona güven konusunda haklı olarak hep bir basamak geride duruyor; ama bu duygusu onu hayattan geri bırakmıyor.. 

Ne desem , ne kadar anlatsam boş.. Şuna inanın 15 dk. sonra diğer bölümler için yanıp tutuşuyor olacaksınız; üzgünüm, ilk sezon 12 bölüm ve şu an ne yazık ki sezon arası verildi.. 

Son olarak, paspasın üstünde yazan notla yazımı bitiriyor ve iyi seyirler diliyorum : 
"Fuck the dog, beware of the kids"


J.

2 yorum:

Gizem. dedi ki...

Deneyelim,görelim :))

Adsız dedi ki...

Не that lives with cripples learns to limp.

Related Posts with Thumbnails