3 Şubat 2011 Perşembe

Garip zamanlar..

İçim sıkıntılı zaten bu aralar, havada mı yürüyorum, ayaklarım yere basıyor mu anlamıyorum.. Sebebini bir önceki yazımda belirtmiştim, iyi dileklerini belirten, içinden geçiren herekese binbir teşekkür.. Her şey güzel olacak biliyorum..
Her şeyin güzel olmasını dilediğim güne uyandığım sabah , daha yeni işe gelmiş, anneme haber vermişken , annem cart diye dedi, "defne joy foster ölmüş" diye.." Hadi canım! Ne alaka!" buyurdum..  Sanki o ölemez gibi..
Sonra dedim, anne benim derdim bana yeter, dur şimdi.. Dur şimdi, onun üzüntü sırasını başkasına vereyim der gibi, ertelenirmiş gibi..
Ardından "çocuğu var ya.." dedim.. Bunları saliseler içinde sıraladım sanırım..
Sonra birden yaşlanmış gibi hissettim.. 99-2000 seneleri, Dejavu diye programı vardı Yunus Günçe'nin, ikisi çıkardı arada, birbirlerine sataşırlardı.. Öldüğü haberini alınca, aklıma eşi değil, Yunus Günçe geldi.. Ne kadar üzülmüştür, yıkılmıştır dedim..
Saçma sapan şeylere inanamadım sonra, birisinin ölüm haberini verince, "eroindir, haptır,odur budur" diyenlere inanamadım..
Ardından sözlüklerde yazan yüzlerce mesajdaki eleştirelere mana veremedim..
Evet, doğru bulmadığımız bir hayat tarzı ya da anlık kararları, duygusal iniş çıkışları olabilir; ama yerden yere vurduğunuz kişi ölmüş ya! Şimdi saygıyı haketmiyorsa, ne zaman hak ediyor?
"Ölü bulundu", "işte son dakikaları","hayattan elendi" gibi başlıkları yazan, gazetecilik mesleğini ayaklar altına alanlara da diyecek laf bulamıyorum..

Hani dedim ya , Yunus Günçe çok üzülmüştür diye..onların dostluklarını anlamak için, yanlarında bulunup, tanımanıza gerek yoktu, gözlerinden anlardınız bunu, o programları seyredenler, o zaman bu zamana büyüyenler ne demek istediğimi anlamıştır..
Yunus Günçe'nin blogundan Defne'ye bir veda yazısı:

Çok insanla tanıştım. Çoğunu unuttum çoktan. Onlar da beni unutmuştur eminim. Kızmam hiçbirine. Alınmam. Üstüme almam.
Hayat çok hızlı bir tren gibi. 
Senin camından baktığın çok hızlı bir tren. 
Ne çok şey görürsün o camdan. Ne azını hatırlarsın. 
Seninle tanıştığım günü hatırlıyorum ben mesela. 
Bilindik, alıştığımız "Tanışmalar"a benzemediğini hatırlıyorum. Bir "Buluşma" gibiydi daha çok. Bir "Kavuşma". 
Beni, benim seni sevdiğim kadar sevdiğini gördüğümde çok rahatlamıştım. Çok korkmuştum beni sevmiyorsundur diye. 
Dokunurdu öyle olsaydı. 
Senin beni seviyor olman lazımdı. 
İnsan yaşarken hep bir "Aferin" arar ya, toplar ya bulduklarını. Senin beni sevmen benim "Aferin"imdi. 
Neden sevdiğini bimiyorsan gerçektir o. 
Başka çaren yoksa eğer, sevmekten başka çaren yoksa gerçektir. 
Ben bilmiyordum neden seni sevdiğimi.
"Başka" türlü bir kızdın sen. "I am a virgin, but this is a very old t-shirt" yazan bir tişörtün vardı.
Çok iyi yemek yapardın. Zetinyağlı fasulyeni hatırlıyorum. 
Beslemeyi severdin. Misafiri severdin.
Sıkılınca "Sıkıldım.Git biraz." derdin. 
Ben de giderdim. 
Bazen sen söylemeden anlardım, giderdim. 
Ayakkabılarımı giyerken ben, sen bana bakar, gülümserdin.
Parmak uçlarında kalkıp öperdin beni.Uzunum ya ben senden.
Yanağımdan öperdin.
Sırtımı sıvazlardın sonra. 
Özleyince "Özledim.Gel artık" derdin.
Ben de gelirdim.
Bazen sen aramadan anlardım, gelirdim.
Ayakkabılarımı çıkartırken ben, sen bana bakar, gülümserdin.
"Hoş geldin" derdin. Derken, konuşmazdın.
"Hoş geldin" bakardın.

Çok yan yana uyuduk. Hiç sevişmedik. Kimseyi de inandıramadık.
Zaten bir müddet sonra inandırmaya da uğraşmadık.
Yan yana uyumaya devam ettik.

Kızardın bana.
"Oğlum sen salaksın.Sen salak mısın? Niye böylesin?" diye azarlardın.
"Peki sen niye böylesin?" dediğimde, susardın. 
Ben çok özlerim seni Defne! Çok !
Uyandığımda öldüğünü duyacağımı bilseydim, uyanmazdım.
Bir daha yatsam, uyusam?
Sen dönene kadar uyanmasam?

Ağlamadım ilk duyduğumda, Defne.
Valla...Hiç ağlamadım.
Ama bak...
Şimdi ağlıyorum, Defne!
Çok ağlıyorum!

Huzur içinde uyu Defne..

J.

1 yorum:

Efsa dedi ki...

Üzülme..

Related Posts with Thumbnails