9 Temmuz 2010 Cuma

İstanbul'a..


Eski İstanbul hikayelerini,efsanelerini tarihe meraklı annem anlatır durur, ufaklığımdan beri alır götürür beni müzelere,saraylara..Saatlerce eskicilerde,antikacılarda dolaşıp eşyalara bakıp yaşanmışlıklarını düşünmem de bundandır herhalde, oraların eski kokusunu duyup büyüdüğümden ve hatıraları en çabuk geri getiren kısmın beynin duyduğu kokuyu hafızasına alıp,sizi o kokuyla tekrar buluşunca o günlere götürdüğünden..

Melekler ve Şeytanlar'ı okuduktan sonra, hemen İtalya'ya gitsem,oraları görsem diye geçirmiştim; ama hemen ardından dünyanın en köklü kentlerinden birinde yaşıyorum, keşke biri de buraya ait hikayeleri anlatan bir kitap yazsa diye düşünmüştüm.Düşündüğüm gerçek olmuş,geçenlerde söylemiştim Ahmet Ümit'in "İstanbul Hatırası" adlı yeni romanının çıktığını.
Romanı okurken o kadar utandım ki,anlatamam.3 sene boyunca gelip gittiğim,artık nefretle gidip geldiğimden midir nedir bilemediğim ;ama özrümün ve bahanemin hiç bir şekilde olmayacağı,İstanbul'un en ihtişamlı yerlerine başka gözle neden bakıp,incelemediğimin utancıydı bu.Daha 2 gün evvel boğazkesende fotoğraf çekerken de, bilmediğim binlerce sokağın var diye içimden geçirmiş,soluklanmak için bir çay içerken bilmediğim bir efsanesini,bir hikayesini daha dinlerken "hayat sokaklarda" diye düşünmüştüm.

Kitaptan mı bahsetsem biraz, ben artık bu kitapları katili bulmak için okumuyorum sevgili okuyucum, övünmek için de söylemiyorum, senelerdir okuya okuya mı diyeyim, artık kitapların yazarlarına aşina olduğumdan mıdır, daha ilk karşılaşmamda anladım katili.. Katil bahaneydi zaten,bu kitap Ahmet Ümit'ten bize bir İstanbul hatırası...

Bazılarını annemden duyduğum, bazılarını yeni öğrendiğim, bazılarını yarım yamalak bildiğim, her gün tramvayla önünden geçerken baktığım yerlerin bilmediğim hikayelerini öğretti,daha bilmediklerimi öğrenmem,fotoğraf makinasını boynuma atıp gitmem için itti beni kitap,tabii beni ne kadar utandırdığını bir kez daha vurgulamama gerek yok herhalde.

Tarihi sevmiyorum;tarihin içindeki güzel hikayeleri seviyorum ben.Bilemiyorum,bilemedim,çok isterdim bilmeyi,bir çırpıda padişahlarımızı saymayı kronolojik sırayla, kim kimin oğluydu ,nolmuştu diye.. Ama tutamıyorum aklımda..
Daha güzeli hepsi birbirinin aynı anlatılan "heybetiyle göründü padişahımız,tez kesti kelleleri,bozguna uğrattık hepsini,şanlı osmanlı ! dadandık viyana kapılarına hoy hoy da goy goy" dan başka hikayeleri dinlemek benim için..
İstanbul'un altından geçen dehlizlerin hikayeleri,birbirlerine aşkını itiraf edemeyenlerin ya da siyasi bir mesajı kelle koltukta bir yaşam sürdürkleri için direk olarak söyleyemeyip de da vinci'nin şifresi kadar karışık olmasa da , şifrelenmiş anıtlarla,binalarla,şiirlerle birbirlerine anlattıkları, bazıları ürkütücü,bazıları merak uyandırıcı bazıları inanmasak da dinlemesi bile keyifli hikayelerini bilmek daha güzel bence!

 Hiç bilmeden üstünde yaşayıp,vazgeçemediğimiz bu şehri tanımak için bir turist gibi çıkmalı yola,
 burdan italyaya gitmişiz gibi hevesle dolaşmalıyız yollarında..

J.

17 yorum:

kirazzade dedi ki...

Ben de bugünlerde o kitabı okuyorum. İstanbul'un bilmediğim yanlarını öğrenmek hoşuma gidiyor. İskender PALA'nın Katre-i Matemini de tavsiye ederim.
Bu arada, yorumlarına tıklayınca greencard falan gibi sayfalar çıkıyor haberin olsun.

Adsız dedi ki...

o değil de o yukarda benim neden fotoğrafım yok? gözden ırak gönülden de mi ırak olduk acaba? :)

JuVeNiL dedi ki...

kirazzade,önerin için teşekkürler, şu yorumlarda çıkan greencard ben de çıkmıyor hatta bütün reklamları kaldırdım daha blogu kurarken. Bir bakacağım yine de..

Spoilsport,sana diyecek laf bulamıyorum ,buna uzak olduğun için alınganlıklara düştüğün ve bizi çok özlediğine bağlıyorum canım:) tabii ki böyle bir şey yok:)

Adsız dedi ki...

ben fotomu orda isterim o zaman arkadaşım. alınganlıksa alınganlık. o kadarcık nazımız da olsun. :)

JuVeNiL dedi ki...

yeter ki iste cnm:) koymaz mıyım fotonu.)

lale kunt dedi ki...

şu dakika çıkıp alasım geldi. ne güzel yazmışsın.. ben de okuyorum ama böyle güzel yazamıyorum ktap önerilerini..
mutlaka alıcam.

JuVeNiL dedi ki...

cadım,okumalısın bence bu kitabı bir de eğer okumadıysan ahmet ümit'in "beyoğlu rapsodisi" ni de ekle listene.. güzel sözlerin ve yorumun için teşekkürler:)

lale kunt dedi ki...

ben bu yazarı hiç okumadım desem :)) çok seveni var biliyorum ama denk gelmedim yani, hangisinden başlayayım sence?
beyoğlu rapsodisi mi istanbul hatırası mı?

güzel sözler için de rica ederim, gerçek hepsi ;)

JuVeNiL dedi ki...

cadı, taksim,istiklal caddesi tutkunuysan eğer özellikle "beyoğlu rapsodisi" ile başlamanı tavsiye ederim, ardından"istanbul hatırasını" oku, "patasana" ve "bab-ı esrar" ı da es geçme,zaten ilk ikisini okuyunca, mutlaka okumak isteyeceksin diğerlerini,eminim.

JuVeNiL dedi ki...

"bab-ı esrar" ı yanlış söyledim, "kavim" diyecektim!:) bab-s esrar bitiremediğim tek kitabı, herkesin aksine:)

lale kunt dedi ki...

ayy hadi çok heveslendim. yaklaşık 2 aydır hiç ktap okuyamadım, son 2 haftam. şu elimdeki işi bitireyim, hepsini birden okicam :))
çok sağol canım..

JuVeNiL dedi ki...

:) rica ederim canım, iyi okumalar,öpüyorum:)

kirazzade dedi ki...

Beyoğlu rapsodisinin konusu ne peki?

JuVeNiL dedi ki...

kirazzade, beyoğlu rapsodisini okuyalı 4-5 sene oluyor; çok yüzeysel kalacak vereceğim bilgi, 3 tane çocukluk arkadaşı vardır, belli bir zaman sonra hepsinin yolları ayrılsa da, birlikte kalabilmişlerdir, hepsinin çok farklı yaşam hikayesi vardır, sonra araya bir kadın girer,cinayetler,soruşturmalar.. beni finali ile şok etmiş nadir kitaplardan biridir, hikaye kahramanları kitaba süs olmuştur,beyoğlunun hikayesini dinlemek ayrı güzeldir!

kirazzade dedi ki...

Hmmm o zaman İstanbul Hatırası ile aynı gibi...

Günün Notları dedi ki...

Birkaç gün önce okudum kitabı. Okuduğum ilk Ahmet Ümit kitabıydı ve çok beğendim. Diğer Ahmet Ümit konulu yazındaki tavsiyeleri de dikkate aldım ancak sanırım Beyoğlu Rapsodisi'ne öncelik tanıyacağım. :)

JuVeNiL dedi ki...

Biraz Şöyle Biraz Böyle, diğer Beyoğlu Rapsodisi hemen arkasından süper gelecek:)

Related Posts with Thumbnails