17 Ağustos 2010 Salı
"11 sene önce bugün"
Tarihler 17 Ağustos 1999'u gösteriyordu,saat 03:02'yi.
Bir gün öncesinde yani,16 Ağustos günü Aslı ile internet cafedeydik, internet cafeler daha abazalarla ve çocuklarla dolmamıştı,bırakın onu daha internet cafeler yeni yeni filizleniyordu..
Daha yaşamımızda doğru düzgün bir deprem görmemiştik, 1-2 ufak sallantı hatırlıyorum sadece..
Daha sıcak bir günün "deprem olmasın laa bugün" ampülünü yakması mümkün değildi kafamda ;ama o gün öyle bir laf etmiştim "off aşırı sıcak,bu ne ya,bu ne basınç,sanki havanın tüm ağrılığı üstümde,deprem olmasın?"
Akşam yattık, tam 03.00 da uyanmıştım, çok susamıştım, "off boşver kalkamıcam" dedim kendi kendime, derken büyük bir fırtına koptu, sallanmaya başladık büyük bir uğultu eşliğinde, dedim ön ya arka bloğa yapışcaz şimdi, apartmandan çıkan demir sesleri de düşüncelerime fon müziği oluşturdu.
Kuş gibi kıvrıldım,başıma da yastığı çektim,bir ara duruldu, tam ayağımı yataktan aşağı indirmiştim ki, daha büyük bir vurgun oldu, geri çektim ayağımı sanki bir şey yakmış gibi, büyük bir hızla.. Sonra bitti.
Kalktık,annem şoktan beni tanımadı,annesi sandı beni,babamı da babası, ya da aklına kelam gelmedi..
Ailesi yazlıkta olduğu için köpeği ile tek başına kalan komşu abla geldi kapıya ,"deprem mi oldu?" dedi, ben de çok normal bir şeye cevap verir gibi "evet" diyip yüzüne kapıyı kapadım. Yaptıklarımızın manasızlığını sonra anlayacağımız dakikalar yaşıyorduk,bu yüzden aşağı indiğimizde uçuk çıkaran ergen kızın "kapatıcın var mı yanında" sorusuna alay etmek yerine,boşvermek gerektiğini düşünmeliymişim.
5.katta oturmamıza rağmen en önce biz dışardaydık, kurtulduk ya üstümüze yıkılmazdı nasısa, evin altında oturduk konu komşu,etraftaki sitelere baktık,yıkılan yoktu. "İzmir'de olmuş deprem" diyenler vardı, o zaman taş taş üstünde kalmadı diye düşündük..
Haftalarca teyzemin bahçesinde yattık, sokaklarda,arabalarda,bir daha okula gidebilecek miydim, bu şehri terk etmemiz gerekecek miydi, yeni bir hayatı nasıl kuracaktık?
Lise 2.sınıfa geçmiştim o yazın bitiminde,"teyakkuz" kelimesini yeni öğrenmiştim ve çok da hoşuma gitmemişti açıkçası öğrenme şeklim.. Daha okulun ilk günü büyük bir deprem olmuştu yine, zırta pırta çıkan safsata haberlerinden fenalık gelmişti, uyku düzenimin bozulmasından da, bir sürü ağır derse odaklanamam da.. Üstüne üstlük bir de ergenlik!
Aradan seneler geçti, o gece ne olduğunu bile anlamadan öldü bazıları,unuttuk her şeyi unuttuğumuz gibi;ama orda kayıpları olanlar, hayatları altüst olanlar unutmadılar o geceyi ve sonra ardından getirdiklerini.
Biz evimizin depreme dayanmayacağını öğrendik;ama yeniden yaptıramıyoruz apartmanca, bunun için bir ödeme kolaylığı,ek bütçe,bir sistem oluşturulamadı.. O günden sonra aldığımız sakız dahil her şeyden "deprem afet fonu" adı altında para toplandı, peki o paralar ne oldu ? IMF borçlarımızın kapanma vakti gelince oraya aktarıldı, kime soruldu?
Bazı verilerden bahsediyor televizyonlar 2 gündür anma törenleri programı dahilinde, 80.000 kişi ilk 10 dakikada ölecek diyorlar,2.000.000 kişi evsiz kalacakmış.. 140.000 kişi yaralı olacakmış. İyimser veriler bunlar.
Hani şimdi oturduğumuz yerden kimseye zarar veremeyiz gibi geliyor ya, o cehennem dakikalarını umarım ve dilerim ki hiç bir şekilde yaşamayız ;ama öyle bir anda kim kime ne yapar canını kurtarmak için,bir dilim ekmek,bir bardak su ya da şehirden kaçmak üzere kullanacağı bir araba için bilinmez.
"War of the Worlds" filminde şehirden kaçmak için yağmalama sahneleri geliyor aklıma,en iyimser olarak.
Ve ummakla dilemek ne yazık ki , bilimsel veriler ortadayken sadece bir mucize için dua etmek gibi geliyor bana..
Ne yapılması gerekir, her şeyi biz düşünemeyiz,her şeyi biz düşünmeyelim diye düşünmesi için kendi düşüncelerimize en yakın kişileri seçiyoruz zaten bu işleri yönetsinler diye.
Onlar da ancak oy zamanı boylarının ölçülerinden bahsedip,yaptıkları yollar için alkışlamamızı bekliyorlar.
Alkış mı istiyorsunuz, çözülecek binlerce problemden bazılarını çözün, o zaman alkışlarız.
Hayatları darmaduman olmuş depremzedelerin hepsi için karanlık günlerin son bulmasını diliyorum ve hiç bir şey anlamadan ya da saatlerce bulunmayı beklerken vefat etmiş kişileri de rahmetle anıyorum.
Öbür tarafın hesabını yaparken,bu tarafın hesaplarını da unutmayın.
J.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder