Baba-oğul kısmına geçmeden önce, baba-çocuk kısmından,kendimden bahsetmek istedim, "babam" dan..
Şimdi ki çocuklarla babaları arasındaki gibi sıkı bir ilişkimiz olmadı babamla hiç şimdiye kadar; belki babamla aramızda çok yaş farkı olduğundan, belki onun yetiştirilişinden ,bilmem.. Belki de sevgisini gösterişinin farklılığından..
Hiç bir zaman karşı çıkmadı babam bana, şehir dışında okumaya karar verdiğim zaman dışında, sonra kabullendi, kararlılığımı ve planlarımı dinleyince ve kayıt yaptırmaya,kalacağım yeri seçmeye beraber gittik.. "
"Ben gidebilir miyim" demedim belli bir zamandan sonra, çok soru soran izin alan biri olmadım, sesini çıkarmadı, sadece "nereye" dedi..
Aldığım kararları sorgulamadı, her zaman destek oldu, kendince ve olabildiğince..
Hala kafa kafaya toslaşabiliriz,birbirimizi gıdıklayabiliriz,birden parlayıp 5 dakika sonra gülebiliriz,bir aslan ve bir boğanın inatçılığıla hala hareket edebiliyor olabiliriz, aslında "hala" değil, artık.. Yaşlandıkça başkalaştı..
Beraber parka gidip kaydıraktan kaydırdığı günlerle bu yaşlarım arasında bir boşluk var, belki anneye döndüğünden kızlar..
Bilmiyorum..
Babalarla oğullarının farklıdır ya aralarındaki ilişki.. Aslında ergenliğe kadar galiba bu süre..
O "anne-babayı" beğenmeme sendromununun geçmesine kadar. Sonra üniversite,kızlar,partiler,ayrı evler.. Derken kopuyor yavaş yavaş paylaşılanlar...
Nereden mi geldi aklıma, böyle yazılar "babalar günü" içindir değil mi genelde, bize kakalanmış o "önemli" günler adı altındaki safsataların altında yazılır.
Yok, bir kitap okudum, ondan yazdım..
Yazarın ergenlik çağındaki oğluyla gerçek hikayesi.. Oğlunun lisede notları düşüşe geçer, bunun sonucu oğluyla bir anlaşmaya varır yazar, oğlu okulu bırakabilir,bütün gün uyuyabilir,çalışmasına ya da kira ödemesine gerek yoktur;ama karşılığında haftada babasının seçtiği 3 filmi seyretmesi gerekmektedir.
Şu linkte ayrıntılarını bulacağınız üzere, benim de kitabı okumamdaki sebep içinde geçen filmlerle ilgili yorumlardı;ama bundan öte baba-oğul iletişimi,ergen problemleri, geçim sıkıntısı, bir ebeveyn olarak çocuğunuzun hayatına yön verme sorumluluğu,çocuğuyla bir çok konuyu hatta bazen onu rahatsız edecek konuları bile konuşması,cevap vermesi, yanlış yaptığında özür dilemesi,problemlere çözüm bulması.. Bunlar beni etkiledi, bir kez daha ebeveyn olmakla ilgili düşündürdü..
Kitapta geçişler biraz kopuk da olsa ,yazım hataları,çeviri saçmalıkları da olsa 2 günde pırt diye bittiğinden,merak ettiyseniz alın derim..
Kitabın adını ve yazarını verelim açık; "David Gilmouri -Film Klübü"
Beni etkileyen bir kaç diyalog kitaptan;
"- Oğul : "Lowry'yi okumak için yaşım çok mu küçük sence"
Zor soruydu.Hayatının bu döneminde ,o kitabı en fazla 20 sayfa okuyabileceğini biliyordum.
-Baba: "Ondan önce başka kitapları okuman gerek"
-Oğul: "Hangilerini?"
-Baba: "Üniversiteye bu yüzden gidilir"
-Oğul:"Üniversiteye gitmeden okuyamaz mıyım?"
-Baba:"Okuyabilirsin;ama insanlar okumazlar.Bazı kitaplar ancak zorla okutulur.Resmi eğitimin güzel tarafı budur.Normalde uğraşmayacağın bir sürü şeyi okumanı sağlar."
-Oğul:"Bu iyi bir şey mi peki?"
-Baba:"Sonuçta evet" "
Bizim üniversite anlayışımızdan çoğunlukla uzak olsa da,üniversite eğitimini çok güzel özetlemiş bir cümle bence..
"Baba ve oğlu aşk acısı üzerine konuşmaktadır,unutamadığı kız arkadaşı üzerine;
-Baba: "Sigarayı bırakmak gibidir, bir ay geçer sarhoş olursun..Bir iki taneden ne olacak dersin.İkinci sigaranın yarısında niye bıraktığını hatırlarsın.Ama artık tekrar başlamışsındır.Böylece on bin civarında sigara içtikten sonra aynen o ilk sigarayı yakmadan önceki noktaya geri dönersin..
-Oğul: "Ben sigarayı da bırakamam ki baba".. "
İyi okumalar..
Foto kaynak
J.
8 yorum:
Oha, babamla paraya dayalı bir ilişkimiz olmasına rağmen yine de kitabı okumak isterim. Hani her kitap illa bizi anlatmayacak ya değil mi? :)
Hiç kimse, dürüstlüğün ve ardından söylediklerine şaşırdım,düşündüm ve sonunda "bu da onun hikayesi" dedim.. "mış gibi" yaşamlardan ziyade,açık ve net insanları daha çok seviyorum. Umarım kitabı beğenirsin..
Ne güzel bloğunuz var . Bilgiler konular paylaşım herşey çok hoşuma gitti .
Red Riding Hood, çok teşekkür ederim. Samimi olarak düşüncelerimi paylaştığım bir platform benim için blog, hoşunuza gittiyse ne ala!:)
Tavsiyenden sonra bu kitabı alacağım. Zaten filmlerle ilgili olan her şey benim de ilgi alanıma girer :)
Ailenin yerini hiç kimse tutmaz, biz değerini şuan anlayamayabiliriz, ama bu böyle. Yazıyı da keyifle okudum.
Gizem, umarım beğenirsin kitabı. Dediğin gibi "aile" gibisi yok;ama herkes aile bakımından maalesef o kadar şanslı olmuyor.. sevgiler,iyi okumalar.. J.
hristiyanlığın teslis -trinity- inancı yani baba oğul ve kutsal ruhun birliğine dair "üçlü birlik" inancı bir ateist olan bendenize göre yeryüzündeki en saçma inanışlardan birisi. bu kadar tutmasının ve dünya nüfusunun en büyük bölümünü saran inanç olmasının ardında mutlaka başka toplumsal nedenler olmalı.
yukarıdaki yazıdan anladığınız bu mu acaba? eğer buysa, şimdiki seçimleriniz doğru bile olsa, bence seçimlerinizi yaparken okuduklarınızı,incelediklerinizi yeniden okuyun ve düşünün.. sevgiler.. J.
Yorum Gönder