28 Mart 2010 Pazar

"Restaurant temalı filmler"

Bu aralar çok bir şey yazamayacağım,sınav dönemindeyim; ama bunu ne zamandır yazmak istiyordum,ders çalışma aramda bloglara bakarken hbba'da daha önce seyttiğim "alma" adlı bol ödüllü kısa filmi görünce aklıma düştü yeniden..

Daha önce seyrettiğim, çok zevk aldığım,bir kaç defa daha seyredebileceğim iki tane "restaurant" temalı filmi size tanıtmak istiyorum ki hiç biri yeni değil..

İlki RATATOUILLE..
Ratatouille de, yemek yapmak kendisi için bir tutku olan sevimli bir farenin evinden ve klanından çok uzağa düşmesini ve bu süre içinde yemek yapmayı bilmeyen bir çocuğun bir mektupla Fransa'nın en ünlü mutfağında işe başlayış öyküsünü -ki bu mutfak itibarını baş aşçısının vefatından sonra gün geçtikçe itibar  kaybetmektedir ve çocuk mutfaktan hiç anlamamaktadır- , tam da işler karışırken bu farenin ve bu çocuğun tanışması , farenin çocuğu kullanarak güzel yemekler yapmasını seyrediyoruz..
Bir fareyi seveceğiniz aklınıza gelir miydi diye soruyorum,burda bu fareye bayılıyorsunuz:)

                      
     Bu sahne çok hoşuma gitmişti, Fransa'da yaşayan;
fakat fransayı hiç böyle görememiş faremiz, bu manzara karşısında büyülenmişti..
Aynısını yaşayan ,il olarak "İstanbul" da yaşayıp, 
hiç görememiş kaç kişi var acaba.. 


küçümen yemek yapmayı öğretirken tartışıyorlar.. 


                                         Arka planda hain,yeni "baş aşçı"...


İkinci filmimiz "NO RESERVATIONS",


Filmde , yalnız yaşayan, disiplinli, ukala , programcı baş aşçı Catherine Zeta Jones, kız kardeşinin ani ölümüyle
yeğenine annelik etmek zorunda kalır.

Bu süre içinde yeğeniyle  anlaşacak yol bulmak,hayatını "mükemmeliyet" çizgisinden şaşmadan sürdürmek oldukça zordur, bir tarafa yetişse bir tarafa yetişememeye başlar..
Yardımcı olması için yakışıklı,esprili,rahat tavırlarıyla dikkat çeken,bir onun kadar lezzetli yemekler yapan Aaron Eckhart alındığında, işler çığrından çıkmaya başlar..


Üstüne üstlük yaptığı enfes yemekleri yeğenine bir türlü yedirememektedir..


Hiç bir şey istediği gibi gitmemektedir..
Hayat bir anda onun kurulu saat gibi çalıştığı düzeninden çıkıp,başka yönlere doğru akmaya başlamıştır..




İki filmi de severek seyrettim..
Hani var ya şu can sıkıntısı, yağmurlu pazar günleri, yorgan altında keyif günleri , nescafe elde dizde battaniye zamanları..
İşte o "anlar" için ikisi de biçilmiş kaftan..

Ben uzun süre bu biçilmiş ya da biçilmemiş kaftanları seyredemeyeceğim:)
Size iyi seyirler efendim..

J.

6 yorum:

special n dedi ki...

Filmlerin ikisi de cok hoş filmlerdi, doğru seçimler bence de:)

Büşra Bayram dedi ki...

ikisni de izlemedim, ama güzele benziyor :)

nilo dedi ki...

İkisini de beğenmiştim bende şekerim:D

biberli dedi ki...

ay baylırım bu iki filme de..ne keyifle izlenirler ama...
ancak no reservations'da Catherine teyzeyi nedense bu kadar "masum" bi karaktere pek yakıştıramamıştım. bu teyse bana göre daha çok, kötü veya vamp kadın rollerine yakışıyor gibi geliyor...
neyse bu da benim beynimin bana ve film endüstrisine oyunu işte :)

sınavlarında başarılar sevgili Juve :) yazılarını bekliyorum..
sevgilerimle

JuVeNiL dedi ki...

biberli güzel dileklerin için teşekkür ederim.. "Son" vizelerim diyerek kendimi avutuyorum, ardından da "son" finallerle öğrenciliğimi nihayete erdiriciğim inşallah:) çok öpüyorum

Efsa dedi ki...

şu ratatouille ne tatlı bir filmdi. :)) hatırlattın sağol

Related Posts with Thumbnails