Efendim,2010'un ilk yazısından hepinize merhabalar:)
Naptınız bakim,güzel geçti mi yılbaşısı? Benim tüm yorgunluğuma rağmen (yılbaşı sabahı 4.30 da sınav tekrarı için kalkmak ve yılbaşı günü sabah 5 de yatmak) gayet güzel geçti yılbaşı olayı..
Hepinize tekrar iyi yıllar dileyerek ,yazımızın asıl konusuna geçiş yapıyorum..
Bu aralar elimde 3-5 tane kitap var,sürünüyorlar,biraz sıkılıyorum diğerini okuyorum 50 sayfa,sonra biraz diğerinden ..Sonra hepsinden sıkılıp,kenara itiyordum.
Kayıp Sembol'ün türkçeye çevrilmesini bekledim çıktığından beri, gittim baktım,3 kere ingilizcesini alıp,almamakta tereddüt ettim;çünkü diğer Dan Brown kitaplarını okuyanlar bilir, 50 tane şifreli sözcüğün 50.000 çeşit manasını söylüyor,"kafam dumanlı olacak boşver Türkçe çevirisini bekleyeyim en iyisi " diye kendi içimde tartıştım,sonunda aldım,hemen okumaya başladım araya sınavlar girdi;ama sınav mınav dinlemededim yine okudum ve de kısa bir sürede bitti..
Daha önce Dan Brown'un Robert Langdon'ın eşlik ettiği serideki gibi bir kurgu söz konusu, kendisine yakın , yüksek dereceden mason olan bir arkadaşı tarafından ,ona yıllar önce saklamasını emanet ettiği bir paketle beraber bir konferansa gelmesi için davet gönderir;ama kısa sürede anlaşılır ki davet kendisinden değil, masonik şifrelere aklını bozmuş birisi tarafından gönderilmiş ve Profesor Langdon oyuna getirilmiştir.
Tek konu oyuna gelmiş olmak değildir,bu sırada arkadaşının kesik eli konferansın yapılacağı yerde durup durmakta ve CIA başkanı bunun arkadaşının hayatından çok daha önemli olduğunu,ulusal,hatta global bir tehdit içinde olduklarını söyler.Langdon bundan çok uzun zaman önce eli kesilen sırlarla dolu arkadaşı tarafından türlü uyarılarla donandığı için paranoyak olmuştur:)
Şimdi konu hakkında konuşmak istemiyorum,sadece yorumlarımı dile getirmek istiyorum..
Bu tarz kitaplar çok sürükleyici olduğu için çok satıyor bence, katil kim,kim bu planları yapan diye okuyor çoğu kişi, bu kitapla ilgili de şunu söyliyeyim, yazara aşinaysanız cart diye kimin ne olduğunu buluyorsunuz,ben tahminimi tutturdum,şaşırıtıcı olmadı;ama ilk defa yazarın bu kitabını okuyanlar için büyük bir sürpriz olmuştur ya da olacaktır.
Ben noetik diye bir bilimin varlığından habersizdim,düşüncenin maddeleşmesi ile ilgili sadece deneyler yapıldığını biliyordum;ama bunla ilgili ispat edilmiş,hatta cihazlar yapılmış olduğunu bilmiyordum.
Masonlarla ilgili oldukça ilginç şeyler öğreniyorsunuz, hep şunu düşündüm Dan Brown'ın kitaplarını okurken, bunu tüm gençler okumalı,tarihin bin bir kolu olduğunu,zevkli kısımları olduğunu,simge bilimcilik,sanat tarihi,vs. gibi tarihin kollarının ülkemizde pek değer görmese de,belki bir yolunu bulup kendilerine çok değer verebilecek başka ülkelerde severek,ilgi duydukları işi yapabilecek seçimlerde bulunurlar..
Benim gibi tarihten,coğrafyadan nefret eden bir insanı bile tarihsel araştırmalara itebiliyorsa,bir pencere açmış demektir bu kitap serileri ve bu da çok güzel bir şey.
Düşüncelerimizin etkilerinden bahsediyor ve şu "pozitif düşünme" olayına "bilimsel" açıklama getiriyor,
en güzel kısmı 2 bilim insanın şüpheci bir şekilde yaklaşımları ve çözümleri oldu sanırım kitapla ilgili..
En beğendiğim söz Robert Langdon'ın CIA başkanına "tüm öğrencilerime söylediğim gibi, "araştırma" yapmak google'da ara butonuna basmak demek değildir" demesiyle,yüzümde kocaman bir gülümsemeyi de oluşturabilmesi bu gerilim kitabının sanırım..
Geçen dönem "biyoloji tarihi" diye bir ders almıştık,kitapta geçen çoğu mason olduğunu öğrendiğim değerli sanatçıların,ünlü eserlerini geçen sene gördüğümüzde ,resimlerde olan bazı şeylere mana verememiştik,şimdi anlıyorum ki hala anlamlandırılamamış zaten bir çoğu ve hepsi bir mesaj bırakma kaygısı içinde yapılmış..
Kitapta okurken yine koşup arama yaptım internette,şu kitapların renkli,resimli baskıları çok iyi oluyor, orda bir şey anlatıyor gidip merak ediyorsun,aç bilgisayarı bak,amaaaaaaan..sonra başka şey merak ediyorsun, ne okuduğunu unutuyorsun..
Olaylar,anlatılanların yanında sadece bir süs oluyor bu kitapta,kurgu gayet güzel olmuş;ama kutsal kasedeki gibi bir yandan anlamlı bir yandan da tatmin etmeyen bir son bekliyor sanırım.Kitap bittiğinde son 40 sayfadaki sözler çok güzeldi;ama bu kadar maceraya "ölümsüzlüğün sırrı" kadar olmasa da daha heyecanlı bir şeyler bekliyor insan,benim için böyle oldu ya da en azından..
Şimdi söyleyeceğim,kitabı okuduktan sonra daha manalı olacaktır,
cem yılmaz'ın son gösteri dvd'sini seyredenler bilir..
-sevgi...?
-içimizde!
-kardeşlik...?
-içimizde!
-kayıp sembol...?
-içimizde,içimizde...:)!
Tüm bunların dışında son bir eleştiri, bu kitapta özellikle diğer ikisinin film olarak çekilmesinden dolayı sanırım, tam olarak bir film senaryosu okur gibiydim,bu hem iyiydi hem kötü,okuyunca anlarsınız ne demek istediğimi, bir de Tom Hanks yüzünden hayallerimdeki Langdon gitti,o uyuşuk surat geldi hep gözümün önüne.
Başka oynatacak adam mı yoktu yahu?
Neyse,siz de okursanız,yorumlarınızı görmek isterim.
J.
2 yorum:
Juve kız, Habib okudu sıra bende ama sipariş verdiğim bir dolu kitabın arasından bir türlü sıra gelmedi valla. Yazından genel olarak anladığım orta karar bir kitap olduğu, okucam bende, yazarım, öptüm...
nilo,pozitif düşünmeyle ilgili olan kısımlarında aklıma direk sen geldin,sırf bu kısımları için bile nilo bu kitabı okumalı dedim.. pırt diye bitiyor zaten, hemen okuyasın:)
Yorum Gönder