13 Ocak 2010 Çarşamba

Nolcak nolcak..Nolcak..Hiç!

Selam,
100 kişi oldunuz,ne iyi oldunuz dedim..Pırt kaçtı 2 kişi,yazdığımla kaldım:D neyse..Biz böyle de iyiyiz..

Diyorum ya size,dizileri bile parça parça seyrediyorum diye - hoş bu geçti,en son parça parça seyrettiğim bir film benjamin button'du 5 günde seyrettim,her akşam uyumadan önce-, zamanımı boşa harcamış olmalarına üzülüyorum..
Size şimdi bir film bir de kitap söyliyeyim,ne okumak için zamanınızı harcayın ne seyretmek için..


Uzun zamandır "duplicity" yi seyretmek istiyordum,öyle duruyor,bir vakit bulamadım,daha güzel olduğunu seyrettiğim bir sürü film geçti elime,onu seyrettim,bugün de aslında mr. deeds 'i seyredecektim,cd mi bulamadım, bilgisayarda 2 gündür tamirdeydi,hard diskten çekip seyredemedim ve bu yüzden 2 gün yazılan yorumları ancak yayınlayabildim,kusura bakmayın.







Efendim,Julia Roberts ı çok severim,ajanlı olduğunu, birbirlerini kazıklayan;ama aşık olan 2 ajan olduğunu biliyorum filmde.. Sonra seyrettim,tam olarak böyle değil;ama genelinde birbirlerine karşı bir güvensizlikleri var 2 birbirlerine aşık ajanın,konu o kadar uydurma o kadar uydurma ki anlatamam, yani bir zeka da yok,ben yaparım dersiniz yaptıklarını bir ajanlık durum hiç görmedim, Ocean's serisini seyrettiğinizde "aaa,leeen nası yapmışlar,bak bak" oluyosunuz,bunda böyle bir durumda yok,bittiğinde böööyle kalıyosunuz şöyle diyorsunuz kendinize "eeee?"..

Film bari 2 saat,bilemedin 3 saat.. Kitap dediğini okuyorsun,dur bakalım nolcak,dur bakalım bir yerde gelişecek bekliyorsunuz.. Sonunu öyle abuk subuk bırakmıyorlar mı,hiç bir yere bağlamıyor,o anlattıklarını,bir yere bağlayacak diye okuduklarınız,aklınızda tuttuklarınız yok yere öyle kalmıyor mu elinizde.. O an inanın yazarı bulup kafasına o kitabı atasım geliyor..
Kendi blogumda mı yazmıştım,bir yorum mu yapmıştım hatırlayamıyorum;ama tekrar olursa da kusura bakmayın,Ferhan Şensoy bir kitabında anlatıyordu yanılmıyorsam, "bir şey düşse getirmez,işe yaramaz kapıcı,beğenmeyip camdan fırlattığım kitapları getiriyor,-aabi kitabınız düşmüş" aynı hissiyatlarla gidip yazarın kafasına atıp "eeeeee,eeeeeeeeeeeeeeee?" demek istiyorum..

Buket Uzuner'in kitaplarını çok övmüşlerdi,hiç okumadım, annem geçen sene  almıştı "İstanbullular" kitabını, ben de "kumral ada mavi tuna" yı çok merak ediyordum, dur bir şunu okuyayım bari, beğenirsem onu da hemen alırım dedim.


 Başladım okumaya pek güzel başladı,binbir bölünmüş yerden hikayeyi anlatıyor,betimlemeler,kişi özellikleri filan süper..Dur bakayım diyorum,çok heyecanlı tarafı da var kitabın, dur bakayım nasıl toparlıyacak, okuyorum okuyorum,artık tekrar ediyor aynı cümleleri ,yani bu kitapların sayfa sayısı arttıkça yazarlar kitaptan daha fazla mı para kazanıyorlar onu merak ediyorum.. Nereye bağladı o kadar olayı.. Hiç bir yere..
Böyle kendimi kandırılmış hissediyorum resmen.
Yazarlar da daha önceki kitaplarının başarısından dolayı bir "amaaan bu da böyle olsun" duygusu mu var,noluyor anlamıyorum,belki çok güzel;fakat diğer kitabını hiç merak edip de almadım bu başarısızlıktan dolayı.

Her zaman "sakın kaçırmayın" tavsiyesi olmayacak ya, bunlarda benden "ardınıza bakmadan kaçın!" tavsiyesi..

Sevgiler.
J.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails