25 Eylül 2009 Cuma

JuVe Olay Yeri: "Michael Moore"






11 eylül 2001.. Üniversiteyi kazanmanın ve şehir dışına gidecek olmanın heyecanı üzerimde(üzerimizde).. Arkadaşlarımla buluşmuştum,hiç bir şeyden haberimiz yok,gönlümüzce keyif yapmıştık,eğlenmiştik,sohbet etmiştik, önümüzdeki üniversiteli günlerin heyecanı içindeydik..
Akşam olmuş eve gitme vakti gelmişti.Eve gittiğimde tüm aile televizyon başındaydı.Uçaklar gökdelenlere çarpıyordu ve bu sürekli televizyonun alt köşesinde ayrı bir pencerede dönüp duruyordu, gökdelende mahsur kalan insanlar ellerinde beyaz ne varsa çıkarıp kendilerini belli etmeye çalışıyor, bazıları kendini metrelerce yükseklikten aşağı bırakıyordu.. O an tek düşündüğüm "artık dünyanın sonu gelmiş olmalıydı".

Günler geçti, neden olduğu,neler olacağı hakkında.. Herkes fikirler yürüttü.. Ve o günlerde Michael Moore ile tanıştım, çarpıcı belgeseli "Fahrenheit 9/11" nı seyrettim, kaç kere seyrettiğimi hatırlamıyorum, bir şeyler öğrendikçe bir kere daha seyrettim. O bir Amerikalı. Ve ülkesini en özeleştirisel şekilde bakabilen bir gazeteci, tek başına mümkün olabildiğince en büyük muhalefet.. Keşke bizde de onun gibi bir gazeteci olsa.. Anca paranın kokusuna göre yön veren dönek gazeteciler ordusu var.. Geri kalanlarda Silivride zaten..
Seyretmediyseniz mutlaka seyretmelisiniz ve ülkemizin bugününe ilişkin bağlantıları görmelisiniz..

Hastanelerde işimiz oluyor değil mi, öyle ya da böyle,Allah muhtaç etmesin, eksikliğini de göstermesin diyoruz.. Ben işin içinde olmama rağmen hem devlet hem de özel hastanelerden nefret ediyorum.Bir devlet hastanesinde  gidip de işini halledebilen kaç kişi var delirmeden,peki bir özel hastaneye gidip soyulmayan?
Özel sağlık sigortası mı dediniz? "Sicko" yu seyretmelisiniz, orda Kanada , İngiltere, Amerika ve en sevdiğim ülkelerden Küba'nın sağlık işleyişi anlatılıyor ve belki bilmiyorsanız dünyanın tıp konusunda en ileri seviyede olan ülkesi Küba ve tedaviler "beeee daaa  vaaa".. Ve burda görüyoruz ki biz işleyiş konusunda sağlıkta çoktan bir küçük Amerika oluvermişiz..

Ve Türkçe'ye çevrilen adıyla "Benim cici silahım" orijinal adıyla "Bowling for Columbine" , bireysel silahlanmanın getirilerini! anlatıyor.. Dünyada en çok silah bulunduran ülkenin Kanada olduğunu ve hemen hemen cinayet olaylarının hiç görülmediğini,insanların kapılarını kilitlemeden oturduğunu bu belgeselde öğrendim.. Michael Moore denemek için bir kaç sokakta rastgele kapıları açıyor ve hepsi kilitsiz..gidip açıp içeri girebilirsiniz..


Michael Moore u çok beğeniyorum,takipçisiyim.. Yeni filmi sadece Amerika'da gösterimde şu anda..
Belgesellerini seyretmenizi tavsiye ederim..
Sevgiler..

J.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

her şey iyi güzel de arkadaşım, 11 eylül olmasın o :)

JuVeNiL dedi ki...

ne barıyosun yaa:D başım ağrıyo ne güzel yazmışım yazıyı:D düzelteyim hemenceciik..

Related Posts with Thumbnails