7 Ağustos 2009 Cuma

Bir gerilim severin "Romantik-Komedi" seçmeleri...

Ben tam bir aksiyon,macera,gerilim,cinayet,polisiye tarzı film sever bir izleyiciyim.. Yakın zamana kadar hep nerde gerilim filmi çıkacak en önce gider biletimi alır seyrederdim..
Biraz hayat gerilimleri,biraz da son 1-2 senedir filmleri seyredip "Allahım gitti gene zamanım,paralarım havaya,bu mu?!!!" diyip çıktığımdan dolayı sinemadan, romantik,yumuşak yumuşak kafa yormadan seyredilebilecek filmlere de şans vermeye başladım..
İşte benim en sevdiğim, her zaman seyredebilirim dediğim bir kaç romatik-komedi film..





Köpekleri,kedileri ne kadar sevdiğimi bilmeyen yok..Bu filmi çok seviyorum..
Yeni evli bir çiftte, hanım kişilik bir hayat listesi vardır, mutlu bir yuvayı,kariyeri elde edebilmiştir.. Çocuk konusunda kafaları biraz karışıktır.. Bir deneyim için Beyimiz kendisine bir labrador alır.. İşte size bir köpek aldığınızda başınıza gelecek olan her şeyi tam anlamıyla gösteren, siz çocuk doğursanız,hasta olsanız,tatile çıksanız, kavga etseniz,ayrılsanız,barışsanız onun da size hayatınızın ayrılmaz şahidi ve bırakamayacağınız sorumluluğu olduğunu gösteren,benim çook sevdiğim bir film "Marley and me"...





"P.S:I love You"-"Not:Seni seviyorum"; bu film çiftlerin en büyük korkusu ile yüzleştiriyor bence bizi.. Eşim,sevgilim ölse ne yaparım.. Burda da kızımız yapayalız kalıyor;cenazenin ardından geçen bir haftada, geçirdiği güzel günler,lüzumsuz tartışmalar,pişmanlıklar ve özlemle kendini iyiden iyiye dağıtıyor, tam da bu sırada doğumgünü gelip çatıyor ve eşinin ona doğumgünü hediyesi olarak gönderdiği kendini toparlaması için destek olduğu mektuplarla hayata yeniden tutunmaya çalışmasını sağlıyor .Bu tutunma deneyimlerinde eşinin küllerini de beraberinde götürüyor, hem gözleriniz doluyor hem de gülüyorsunuz.. Sonu dışında bütünüyle güzel kurgulanmış bir film,seyredeni tam anlamıyla doyuruyor bence.. Sonu da kötü değil,yanlış anlaşılmasın,seyredin ,hee eevet dersiniz siz de..


***spoiler; cenazeden eve geldiğinde , yatağına yatıp,eşinin sesini duymak için devamlı onun telefonunu açıp,telesekreter mesajını dinleyip,gözyaşları içinde uyuyakalmasından etkilenmeyecek insanı tanımıyorum... ***





"Le tigre et la neige"- "Kar ve kaplan"; sevgilimin seçtiği ve gidip seyrettiğimizde sinemadan mutlu ayrıldığım,sıradan romantik filmlerin çok dışında bir film..Bir yazarın aşık olduğu kadını rüyalarında gördüğü,rüyalarının peşinde Irak'ta savaşın yeni başladığı o zamanlarda peşinden götüren,seyrettiğinizde, "evet,orda savaş var,her Irak dediklerinde,patlayan bombalar,karanlık görüntüler var aklımıza gelen;ama savaşın arka fonunu oluşturduğu bu yerde yaşam devam ediyor,aşık da oluyor insanlar,her şeye rağmen" diyorsunuz..Tavsiye ederim, en az 1 kere seyrediniz..


"The Holiday"-"Tatil"; seyri çok zevkli,eğlenceli bir film.. Hayatı birbirinden farklı 2 kadın tatil için bir internet sitesi aracılığı ile evlerini değiştirmeye karar verirler-bu tarz olayların yapıldığı bir interner sitesi varmış,merak edenler için bir tık- . Sonrasında zengin bir hayat süren dişi kişilik ,super lux evinden, ingilterede mütevazi bir eve -eve bayıldım,sırf o ev için bu filmi bin kere seyredebilirim,hayallerinin evi nedir diye sorarsanız,işte bu ev derim- , ingilteredeki mütevazi evin sahibi de , amerikada hollywood filmlerinin jeneriklerini hazırlayan süper zengin,sıcak eve taşınır..İkisinin de kırık kalplerinden dolayı bu tatile ihtiyacı vardır.. Kırık kalpler düzelecek mi dersiniz:) Daha fazlası için filmi seyredin...







"The Last Kiss"-"Son öpücük";Scrubs dizisinden çok sevdiğim Zach Braff'ın başrolünü oynadığı bu filmde, uzun süredir birlikte yaşayan,evliliğe inanmayan,evlenmek için etraflarında uzun ömürlü,sağlıklı bir evlilik görünceye dek bekleyecek olan çift,birden bire kızımızın hamilelik haberiyle sarsılır.Çiftimizin erkek kişisi hayatını sorgulamaya başlar,kısır döngü içinde bulunduğunu,evlenirsem hayatımın başka hiç bir anlamı,heyecanı kalmayacak,o kısır döngü içinde kaybolup gideceğim diye düşündüğü sırada,aklını üniversiteli bir kız çeler.. Kim ki bu üniversiteli kız dersiniz? The O.C den Rachel Bilson..

Tüm bunlar olurken yeni evlenen,uzun süredir evli,yeni çocuk sahibi olmuş kişilerin evliliklerinde ki ilişkinin nasıl gittiği,nasıl dönemeçlerden döndüğü,erkeklerin hiç bitmeyen heyecan arayışı,kadınların ilişkiden beklentileri var..

Filmin diyalogları bence çok gerçekçi.. Filmi seyredin de görüşelim:) Daha fazla konuşmayayım...






"The Lake House"-"Göl Evi"; aslında bol mantık hatası var bu filmde;ama mantık aramadan , iki karakter arasında ki zaman farkı olmasına rağmen, bir göl evinin posta kutusu aracılığı ile anlaşabildiği bu filmi seyrederseniz çok keyif alacağınızı düşünüyorum.. Çok fazla bir şey anlatamam bu filmle ilgili.. Dediğim gibi mantık aramadan seyrederseniz,filmin kollarına kendinizi bırakırsanız,bu filmden keyif alırsınız...

1 yorum:

nilo dedi ki...

Marley and Me henüz izlemedim, merak ediyorum...
Ps. i love you çok hoşuma gitmişti:D
Tatil, Jude Law süperdi:D
Lake House, Keanu sevmeyen biri olarak beğenmiştim valla;)

Related Posts with Thumbnails