Başlık, okuyunca insan da bir "etarnal sunshine of the spotless mind" hissi uyandırmıyor değil;fakat yazacaklarımın ben de oluştuğu hissiyatı tam olarak betimleyebilen cümle bu...
Tam anlamıyla dürüst bir insansanız, sorgulayan, aldığınız cevaplarla yetinmeyen,sonsuza dek "neden" diye sorabilecek biriyseniz,üzerinizde tam anlamıyla bir ağırlık çöküyor.. Burda kendimi öne çıkarmak için söylemiyorum;ama belli bir zeka seviyesine sahip,kendini geliştirebilmiş insanlar için etraflarına baktıklarında, bazen şunu diyebildiklerini biliyorum " daha az zeka sahibi olsaydım,daha basit düşünebilseydim - hatta belki daha ileri giderek- daha aptal olsaydım,yaşamak sanırım daha kolay olurdu" .. bu yazı aslında gideceği yer belirsiz, her yöne akabilir ... Dürüstlükten dem vurulabilir,burdan kadın-erkek ilişkilerine ,hatta kendi kendinize iç sesinizle olan ilişkilerinize gidebilir...Kendinize kızdığınız o yoğun dürüstlük akıntılarına sürüklendiğiniz zamanlara bile götürebilirim sizi bu yazıyla.. Daha basitiyle de yetinebilirim, anne -baba olmuş doğurma görevini yerine getirmiş;ama çocuğunu trafik yönünde yürütmemeyi bilememiş anne-baba müsveddelerinden bahsedip, bazı şeylere sahip olmasanız bile sahip olduğunuz sorumluluk bilincinin şimdiden sizi tavana kadar rahatsız ettiğinde,çocuk sahibi olsanız bu mantelite de insanlarla nasıl bir arada gideceğini düşündüren bir yazı da yazabilirim...
Hatta hepsinin bu şekilde üstünden geçip hepsiyle ilgili düşündürebilirim sizi..
En yakın arkadaşlarınızla aranızda olan sırları düşünün, o sırların ağırlığını ve sorumluluğunu.. Ot gibi yaşasak da olmaz;ama değil mi! Hayattan sayılmaz..
Da.. Nereye kadar dürüstlük... Nereye kadar sorumluluk.. Nereye kadar bu sorgulamalar..
Canımız ne kadar acısa da sonuna kadar mı?!
Benim için böyle ve işte böyle olduğu müddetçe üzerimde olan tam anlamıyla "dürüstlüğün ve sorumluluğun sonsuz ağırlığı"....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder